2017-2018 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI
ESKİŞEHİR ANADOLU LİSESİ
ÇANAKKALE ZAFERİ ve ŞEHİTLERİ ANMA GÜNÜ TÖREN PROGRAMIDIR
Sunucu: Sayın Okul Müdürüm, değerli müdür yardımcılarım ve öğretmenlerim , Sevgili Öğrenciler
Bugün tarihimizin altın sayfalarında yer alan en büyük zaferlerimizden biri olan Çanakkale Zaferi'nin 103. yıldönümü münasebetiyle hazırlamış olduğumuz 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Programı.
Programımız:
-Saygı Duruşu ve İstiklal Marşımızın okundu.
-Günün anlam ve önemini belirten konuşmanın yapılması
-Şiirler ve marşlar
Arz ederim.
Çanakkale yalnızca bir savaşın adı değil bir ağıt, bir hasret, bir şiir Çanakkale. Bir emanet, bir zafer. Bir milletin ben yok olmayacağım tarihten silinmeyeceğim diyerek direndiği bir zafer. Türkülerle şiirlerle hatıralarla yâd edeceğiz hep beraber. Çanakkale'nin yiğitlerini, analarını unutmayacağız asla.
ÇANAKKALE- DİRİLİŞ
Çanakkale cephesini başlatan olaylar Tarihimizde İki İngiliz Gemisiyle başlar , İki Alman Gemisiyle devam eder.1.Dünya Savaşımızın İlk çatışma /bombardımanı Çanakkale boğazında 3 Kasım 1914 yılında 'dır.Son cephe ise güneyimizde bu günkü Afrin'de yer alan Katma savaşıdır.(26 Ekim.1918) Ardından Mondros Ateşkesiyle (30 Ekim 1918) ( Medine Müdafaası hariç- daha 2.5 ay devam edecektir.) 1.dünya savaşı sona erer ama bizim için daha devem edecek İstiklal Savaşımız başlayacaktır.
SAVAŞI Başlatan iki gemi , parası ödenerek satın alındığı halde teslim edilmeyen Gemilerdi.Alman gemileri ise bunların yerine aldığımız iddia ettiğimiz Yavuz ve Midilli daha sonra Rus limanlarını bombalayarak bizi ilansız savaşa sokmuştur.(30 Ekim.1914)
Çanakkale'nin İlk evresi 18 Mart 2018 de ağır mağlubiyetle İngiliz –Fransız donanmaları geri çekilecektir , kuşkusuz bu başarının kahramanı Cevat Paşa olacaktır.
Kara savaşları Denizden ve havadan bombardımanla) daha çetin ve 5 ayrı cephede devam edecektir.Sonuçta 500.000 her iki taraftan kayıpla buradan da İttilaf Devletleri mağlubiyetle çekilecektir.(18 aralık 1915) Kuşkusuz Kara savaşındaki başarının kahramanı da Mustafa Kemal'dir.
Ancak şunu belirtmeliyiz ki Çanakkale 'de en modern ve üstün silahlara karşı Mehmetçik canını değil - sadece Vatanının düşünmüş- ve bu amaç uğruna göğsünü siper etmiştir.Bu uğurda savaş Bizim için bir diriliş olmuştur.
Ruhları Şad , mekanları cennet olsun. Türk Milletinin ebediyet yolunda tüm şehidlerimize Allah Rahmet Eylesin.
Çanakkale Zaferinin önemi ile ilgili konuşmasını Okul Müdürümüz Sayın Rifat GÜNDAY yaptı.
Hepimiz biraz sen olmalıyız. Mavi mavi bakmalıyız bir kez. Şimşek gibi çakmalıyız. Hepimiz biraz sen olmalıyız. Olmazsak biz olamayız. El ele yürek yüreğe omuz omuza türkülerimizi söylemeliyiz. Sakarya'da Fırat'ta Conkbayırı'nda. Söylemezsek biz olamayız. Daima ileri gitmeliyiz. Daima ileri. Gitmezsek biz olamayız. Zafer Türküsü Adlı şiiri 11. sınföğrencilerinden Damla C. seslendirdi.
ZAFER TÜRKÜSÜ
Yaşamaz ölümü göze almayan
Zafer, göz yummadan koşarda gider.
Bayrağa kanının alı çalmayan
Gözyaşı boşana boşana gider!
Kazanmak istersen sen de zaferi
Gürleyen sesinle doldur gökleri
Zafer dedikleri kahraman peri
Susandan kaçar da coşana gider.
Bu yolda herkes bir ey delikanlı
Diriler şerefli ölüler şanlı
Yurt için döğüşen başı dumanlı
Her zaman bu şandan, o şana gider.
Faruk Nafiz Çamlıbel
Atatürk Diyor ki; 'Siz vatanı için, milleti için, namusu için canınızı ortaya koyan böyle insanları bu kadar mı tanıyorsunuz? Eğer siz onları tanımazsanız; geleceğinizi göremezsiniz. Hedeflerinizi bilemezsiniz.'
Çanakkale Şehitlerine adlı şiirini 9 sınıf öğrencisi Esra G. okudu.
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!"
Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında,
Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâ'ûna da zuldür bu rezil istilâ!
Ah, o yirminci asır yok mu, o mahhlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam,
Atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak,
Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlâhî o metin istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedî serhaddi;
"O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme" dedi.
Âsım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek.
Şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar...
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
"Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif Ersoy
"Üstte mavi gök basmasa,
Altta yağız yer delinmese,
Kim bozar senin ilini, töreni"
Vatan toprağı için, ay yıldızlı bayrak için; millet için; istiklâlimiz, hürriyetimiz için; bizim için hayatlarının baharında "bir gül bahçesine girer gibi kara toprağa giren" aziz şehitlerimiz, ruhunuz şad olsun! Sizleri saygıyla anıyoruz!
Deniz Akkaya Şogur Emrah Ünlüer
Okul Müdürü
Rifat Günday
Adres:
SÜMER MAHALLESİ YÖRÜKOĞLU SOKAK NO 21/A ODUNPAZARI/ESKİŞEHİR
Telefon
0 222 335 38 15